Bu oyun kartları işaretlidir.
- These playing cards are marked.
Geminin bir işaretli listesi vardı.
- The ship had a marked list.
Biz HTML'nin, temel bir kural olarak, açık ve kapalı etiketlerle işaretlenmiş elementler olduğunu açıkladık.
- We have explained that HTML is, as a basic rule, elements marked up with open and close tags.
Sığırlar damgalarla işaretlenirler.
- The cattle are marked with brands.
Onlar arasında belirgin bir fark var.
- There is a marked difference between them.
İki fikir arasındaki zıtlık çok belirgin.
- The contrast between the two ideas is very marked.