verimsizleştirmek

listen to the pronunciation of verimsizleştirmek
Türkçe - İngilizce
impoverish
emaciate
sterilize
verim
yield

Our land gave a high yield this year. - Toprağımız bu yıl yüksek verim verdi.

We had extremely good yields this year. - Bu yıl son derece iyi verimimiz vardı.

verim
efficiency

ENERGY STAR is a U.S. Environmental Protection Agency (EPA) voluntary program that helps businesses and individuals save money and protect our climate through superior energy efficiency. - ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.

Regulations harm efficiency. - Düzenlemeler verimliliğe zarar verir.

verim
debit
verim
thruput
verim
returns
verim
product

The year you spent in Germany was very productive for you. - Almanya'da geçirdiğin yıl senin için çok verimliydi.

Warmer waters harm coral reefs and alter the distribution, abundance, and productivity of many marine species. - Isıtıcı sular, mercan resiflerine zarar verir ve birçok deniz türünün verimini, bolluğunu ve üretkenliğini değiştirir.

verim
(Tarım) growing crops
verim
rendement
verim
(Ticaret) return
verim
performance
verim
output
verim
turnout
verim
delivery
verim
outturn
verim
output, product, yield
verim
yield, output, production
verim
richness
verim
effect
verim
feat
verim
capacity
verim
crop
verim
make

An efficient FBI agent does not make any bones about carrying out his duties. - Verimli bir FBI ajanı görevlerini yürütme hakkında bir şey söylemiyor.

verim
rating
verim
run

John runs the family business very efficiently. - John aile şirketini çok verimli bir şekilde işletiyor.

verim
eficiency
verimsizleştirme
sterilization
çok ekip biçerek verimsizleştirmek
overcrop
Türkçe - Türkçe

verimsizleştirmek teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

VERİM
(Hukuk) Prodüktivite; üretim yoluyla elde edilen sonuç
Verim
randıman
Verim
(Hukuk) PRODÜKTİVİTE
verim
Ortaya çıkan, istenilen, beklenilen sonuç, semere
verim
Ortaya çıkan, istenilen, beklenilen sonuç, semere: "Nil, kendisini hayalinin eşsiz verimine kaptırmış, neler düşünüyor, ne tablolar çiziyor, ne oyunlar ve ne yalanlar hazırlıyor."- R. H. Karay
verim
Çalıştırılan, işletilen, bakılan bir şeyin verdiği sonuç veya bu sonucun niceliği, mahsul, randıman
verimsizleştirmek