The settlers learned that the land in the valley was fertile.
- Göçmenler vadideki toprağın verimli olduğunu öğrendiler.
Fertile soil is indispensable for agriculture.
- Verimli toprak tarım için zaruridir.
Be fruitful and multiply.
- Verimli olun ve çoğalın.
We've had very fruitful discussions.
- Çok verimli görüşmeler yaptık.
Name-calling is never productive.
- İsim takarak insanları küçümsemeye çalışmak hiç verimli değildir.
The year you spent in Germany was very productive for you.
- Almanya'da geçirdiğin yıl senin için çok verimliydi.
What surprised me most when I first entered college was how few of my classmates knew how to study efficiently.
- Üniversiteye ilk girdiğimde beni en çok şaşırtan şey sınıf arkadaşlarımdan çok azının verimli çalışmayı nasıl bildikleriydi.
You should study in an efficient manner.
- Verimli bir şekilde çalışman gerekir.
The tree is abundant in fruit.
- Ağaç meyve bakımından verimlidir.
The tree is abundant in fruit.
- Ağaç meyvece verimlidir.
John runs the family business very efficiently.
- John aile şirketini çok verimli bir şekilde işletiyor.
Tom is a good employee. He gets things done quickly and efficiently.
- Tom iyi bir çalışandır. O işleri hızlı ve verimli bir şekilde yaptırır.
My friends say I'm a prolific writer, but I haven't written anything for months.
- Arkadaşım verimli bir yazar olduğumu söylüyor ama aylardır herhangi bir şey yazmadım.
The basin of a river usually has rich farmland.
- Bir nehir havzasının genellikle verimli tarım arazileri vardır.
My father wants an efficient assistant to help him.
- Babam ona yardım etmesi için verimli bir asistan istiyor.
We had extremely good yields this year.
- Bu yıl son derece iyi verimimiz vardı.
The bad weather will affect the yield.
- Kötü hava verimi etkileyecek.
John runs the family business very efficiently.
- John aile şirketini çok verimli bir şekilde işletiyor.
Tom is a good employee. He gets things done quickly and efficiently.
- Tom iyi bir çalışandır. O işleri hızlı ve verimli bir şekilde yaptırır.
Regulations harm efficiency.
- Düzenlemeler verimliliğe zarar verir.
Families and companies across America are improving the energy efficiency of their homes and businesses with help from ENERGY STAR in ways that cost less and help the environment.
- Amerika genelinde aileler ve şirketler daha az maliyet ve çevreye yardımcı yollarla ENERGY STAR yardımıyla evlerinin ve işletmelerinin enerji verimliliği geliştiriyorlar.
Name-calling is never productive.
- İsim takarak insanları küçümsemeye çalışmak hiç verimli değildir.
These German translators are so unproductive, Tatoeba should delocalise production to Asia!
- Bu Alman çevirmenler çok verimsizler, Tatoeba üretimi Asya'ya kaydırmalı.
An efficient FBI agent does not make any bones about carrying out his duties.
- Verimli bir FBI ajanı görevlerini yürütme hakkında bir şey söylemiyor.
John runs the family business very efficiently.
- John aile şirketini çok verimli bir şekilde işletiyor.