Açlıktan ölmek zorunda değiliz.
- We don't have to starve.
Tom açlıktan ölmek istemiyordu.
- Tom didn't want to starve.
Onun emrinde çalışmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
- I would rather starve than work under him.
Kıtlıktan dolayı sığır açlıktan öldü.
- Because of the famine, the cattle starved to death.
Millions of people starve to death every year.
- Jedes Jahr verhungern Millionen von Menschen.
I might as well starve as do such a thing.
- Ich könnte genauso gut verhungern, wie so etwas zu tun.