Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor.
- A government suffers from civil affairs.
O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi.
- It was a one-sided love affair.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.
- You have no right to interfere in other people's affairs.
Öldüğün zaman, senin işlerine ben bakacağım.
- I'll look after your affairs when you are dead.
O, korkunç bir olaydı.
- It was a terrible affair.
Olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etti.
- He expressed regret over the affair.
Bütün mesele hakkında gizemli bir hava vardı.
- There was an air of mystery about the whole affair.
Onun mesele ile ilgisi olmadığını anlıyor musun?
- Do you think she has nothing to do with the affair?
Olay hakkında konuşmak istemiyor musun?
- Don't you want to talk about the affair?
Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz.
- According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.