vergilendirilmemiş

listen to the pronunciation of vergilendirilmemiş
Türkçe - İngilizce
untaxed
Not subject to being taxed

During August clothes costing less than $75 are untaxed, to try to help the poor by clothes and the merchants make money.

Not having had taxes paid on even though required

Bootleggers make good money selling untaxed cigarettes, until they are caught.

Not tired or strained, working well within capacity
{s} not subject to taxation; not taxed
(of goods or funds) not taxed; "tax-exempt bonds"; "an untaxed expense account"
vergi
tax

Is it possible to pass the tax accountant exam by self study? - Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?

I think they should put a heavy tax on imports. - Sanırım onlar ithalatlara ağır bir vergi koymalılar.

vergi
(Ticaret) charterers pay dues
vergi
(Ticaret) tariff

President Arthur wanted to reduce the tariffs. - Başkan Arthur gümrük vergilerini düşürmek istedi.

Some of the tariffs were as high as sixty percent. - Bazı gümrük vergileri yüzde 60'a varıyordu.

vergi
(Ticaret) rate

The income tax rate increases in proportion to the salary increase. - Gelir vergisi oranı maaş artışı ile orantılı olarak artar.

Tom's tax rate is 15%, but his secretary's tax rate is 35%. - Tom'un vergi oranı %15 ama sekreterinin vergi oranı %35.

vergi
gift

Health is the greatest gift. - Sağlık en büyük Allah vergisidir.

vergi
farm

The government imposed a new tax on farmers. - Hükümet çiftçilere yeni vergi koydu.

vergi
talent
vergi
(Ticaret) que
vergi
{i} tribute
vergi
taxation

The peasants complained of excessive taxation. - Köylüler aşırı vergilendirmeden şikayet ettiler.

Taxation is based on income. - Vergilendirme gelire bağlıdır.

vergi
taxe

We think that it's our duty to pay taxes. - Vergi ödemenin bizim görevimiz olduğunu düşünüyorum.

It is the obligation of every worker to pay taxes. - Vergi ödemek her işçinin yükümlülüğüdür.

vergi
tax returns
vergi
wedding present
vergi
(Hukuk) charge, duty, levy, tax
vergi
Scot
vergi
charitable contribution or gift
vergi
tax, duty; gift, talent
vergi
duty

These goods are free of duty. - Bu mallar için gümrük vergisi yok.

We think that it's our duty to pay taxes. - Vergi ödemenin bizim görevimiz olduğunu düşünüyorum.

vergi
imposition
vergi
impost
vergi
excise
vergi
something with which (a person) is naturally endowed: Bu kabiliyet sana vergi bir şey. This is an ability with which you've been naturally endowed
vergi
dues
vergi
assessment
vergi
gabelle
vergi
dower
vergi
capitation
Türkçe - Türkçe

vergilendirilmemiş teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

VERGİ
(Hukuk) Denetim kamu hizmetlerini karşılamak amacı ile bireylerden(zora dayanarak)aldığı kamu geliridir
Vergi
(Osmanlı Dönemi) HARC
Vergi
algı
Vergi
(Osmanlı Dönemi) KATİA
vergi
Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı madde fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para: "Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar."- B. Felek
vergi
Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik: "Ne de olsa sapasağlam bir kır çocuğuydum o sıralar, şehirlilere vergi incelikleri öğrenmemiş, bozulmamıştım."- A. İlhan
vergi
Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik
vergilendirilmemiş