Onu unutmak istiyorum.
- Ich möchte sie vergessen.
Bazen sessizlik unutulmuş değil. Bazen sessizlik sadece sabır.
- Manchmal ist Schweigen nicht Vergessen. Manchmal ist Schweigen nur Geduld.
O, unutmak için içtiğini söylüyor.
- He says he drinks to forget.
Affetmek mi yoksa unutmak mı daha zor?
- Is it harder to forgive or to forget?
Sana söylediklerimi unutma.
- Don't forget what I told you.
Mektubu göndermeyi unutma.
- Don't forget to send the letter.
Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.
- The event was forgotten in progress of time.
Bu gerçek unutulmamalı.
- This fact must not be forgotten.
Alçakgönüllülük unutulmuş bir erdemdir.
- Humility is a forgotten virtue.
Kimse unutulmadı ve hiçbir şey unutulmuş değil.
- Nobody has been forgotten and nothing has been forgotten.
I'll never forget you.
- Ich werde dich nie vergessen.
Don't forget the receipt.
- Vergessen Sie den Kassenzettel nicht.
You'll forget about me someday.
- Du wirst mich eines Tages vergessen.
It made me forget about my problems.
- Er ließ mich meine Probleme vergessen.