Kalenin dış tarafı beyaza boyandı.
- The outside of the castle was painted white.
Duvar dış tarafta beyaz ve içeride yeşil.
- The wall is white on the outside and green on the inside.
Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz?
- Could we have a table outside?
Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
- Outside of him, no one else came to the party.
TV izleme yerine dışarıda oynayın.
- Play outside instead of watching TV.
Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz?
- Could we have a table outside?
Bir gün ülke dışına uçmak isteyeceğim.
- One day I'll want to fly outside the country.
Onlar evlerimizin dışına bomba yerleştirdiler.
- They planted bombs outside our homes.
Lütfen çöpünü dışarıdaki çöp kutularına koy.
- Please put your waste in the bins outside.
Bütün dikkatimi dışarıdaki manzaraya yöneltti.
- He addressed my full attention to the landscape outside.