O bağırdığında onun boyun damarları açıkça görünüyordu.
- When he shouted, the veins in his neck stood out clearly.
Kızım bir cam parçası ile damarlarını kesti.
- My daughter cut her veins with a piece of glass.
Tom'un varisli damarları var.
- Tom has varicose veins.
and on a different vein, can we discuss.
... coursing through my veins. ...