vazgeçilme

listen to the pronunciation of vazgeçilme
Türkçe - İngilizce

vazgeçilme teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

vazgeç
back off
vazgeç
(Bilgisayar) abort
vazgeçilmek
go by the board
vazgeç
given up

Today's paper reports that the premier has given up the idea of visiting America. - Bügünkü gazete Başbakanın Amerikayı ziyaret etme fikrinden vazgeçtiğini bildiriyor.

I've given up eating meat. - Et yemekten vazgeçtim.

vazgeç
gave up

I gave up smoking for health. - Ben sağlık için sigara içmekten vazgeçtim.

I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather. - Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.

vazgeç
throw over
vazgeç
{f} forsaking
vazgeç
thrown over
vazgeç
{f} forsaken
vazgeç
dispense with

We cannot dispense with the rainforests. - Biz yağmur ormanlarından vazgeçemeyiz.

It seems unlikely that any society could completely dispense with myths. - Herhangi bir toplumun efsanelerinden tamamen vazgeçebilmesi olası görünmüyor.

vazgeç
forsake
vazgeç
deter
vazgeç
waive
vazgeç
abdicate

The king was forced to abdicate. - Kral tahttan vazgeçmeye zorlandı.

vazgeç
forsook
vazgeç
desist from
vazgeç
renounce

I can't believe he renounced his U.S. citizenship. - Ben onun ABD vatandaşlığından vazgeçtiğine inanamıyorum.

He renounced the ownership of the land. - Arazinin mülkiyetinden vazgeçti.

vazgeç
lay aside
vazgeç
abjure
vazgeç
give up

He is too proud to give up. - O vazgeçemeyecek kadar çok gururludur.

I tried to persuade Sam to give up his plan, only to fail. - Sam'i sadece başarısız olacak planından vazgeçmesi için ikna etmeye çalıştım,

vazgeç
forgo

Tom had to forgo his morning swim, on account of it being too cold. - Tom çok soğuk olduğu için sabah yüzmesinden vazgeçmek zorunda kaldı.

vazgeç
desist
vazgeç
givenup
vazgeç
throwover
vazgeç
cancel
vazgeç
gaveup
vazgeç
giveup
vazgeç
thrown#over
vazgeç
thrownover
vazgeç
throw#over
Türkçe - Türkçe
Vazgeçilmek işi veya durumu
vazgeçilmek
Vazgeçmek işi yapılmak, feragat edilmek
vazgeçilmek
Vazgeçme işi yapılmak, feragat edilmek: "Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır."- Anayasa
vazgeçilme