We'll fight to the end to protect our homeland.
- Vatanımızı korumak için sonuna kadar savaşacağız.
Mr. and Mrs. Yamada will return to their homeland next month.
- Bay ve Bayan Yamada gelecek ay vatanlarına geri dönecekler.
She was a British national.
- O bir İngiliz vatandaşıydı.
I have the French nationality, but I'm from Vietnam.
- Fransız vatandaşlığım var ama Vietnamlıyım.
Georgia is his native country.
- Gürcistan onun ana vatanı.
Tom was a little homesick.
- Tom biraz vatan hasreti çekiyordu.
All of us were homesick.
- Hepimiz vatan özlemi çekiyorduk.
It is sweet and honorable to die for the fatherland.
- Vatan için ölmek tatlı ve onurludur.
My fatherland is there, where my soul is.
- Ruhum neredeyse vatanım oradadır.
It is an act of treason to sell military secrets to your country's enemies.
- Askeri sırları ülkenin düşmanlarına satmak vatan hainliğidir.
If your wife cheated on you, thank God she only cheated on you and did not betray the country.
- Eğer karın sana ihanet ederse, şükret ki o sadece sana ihanet etti vatanına değil.
The soldiers turned traitor.
- Askerler vatan haini çıktı.
Tom may be the traitor.
- Tom vatan haini olabilir.
It is an act of treason to sell military secrets to your country's enemies.
- Askeri sırları ülkenin düşmanlarına satmak vatan hainliğidir.
Mr. President, what you are doing is treason!
- Bay Başkan yaptığın şey vatan hainliğidir!
Thirst is more serious than homesickness.
- Susuzluk vatan hasretinden daha ciddidir.
She cried out of homesickness.
- O, vatan hasretinden çığlık attı.
This song makes me homesick.
- Bu şarkı beni vatan hasreti çeken yapıyor.