I've promised to give them one hundred hrivnas annually.
- Onlara yılda yüz hrivna vermeyi vaat ettim.
Hell is paved with promises.
- Cehennem vaatlerle döşelidir.
I can't promise a reply, but you can send mail to me.
- Sana bir cevap vâât edemem ama bana posta gönderebilirsin.
Lo, the promised snow!
- İşte, vaat edilen kar!
Tom has pledged to do that.
- Tom onu yapmayı vaat etti.