Tom hasn't been a teacher long.
- Tom uzun zamandır bir öğretmen değil.
Tom has known Mary a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'yi tanıyor.
You have wanted to go there for a long time, haven't you?
- Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
I've been living here for a long time.
- Uzun zamandır burada yaşıyorum.
We've been waiting for this for ages.
- Uzun zamandır bunu bekliyoruz.
What I really needed was to spend a bit of time with my best mates Tom and Mary, who I've known for ages.
- Gerçekten ihtiyacım olan şey, uzun zamandır tanıdığım en iyi arkadaşlarım Tom ve Mary ile biraz zaman geçirmekti.
The well has long since dried up.
- Kuyu uzun zamandır kurudu.
It's been so long since I've been here.
- Çok uzun zamandır buradayım.
I've been working here for yonks.
It's been quite ages since we last met.
- Son karşılaştığımızdan beri oldukça uzun zaman oldu.
This part of the tune needs some real skill. It took me ages to learn how to play it on the piano.
- Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.
I have seen that film long ago.
- Ben, o filmi uzun zaman önce izledim.
A long time ago, there was a bridge here.
- Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
They haven't heard from him in a long time.
- Ondan uzun zaman haber alamadılar.
Tom hasn't written a letter in a long time.
- Tom uzun zamandır bir mektup yazmadı.