It's been a long time since I visited my grandmother.
- Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
A long time ago, there was a bridge here.
- Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
They haven't heard from him in a long time.
- Ondan uzun zaman haber alamadılar.
A long time ago, there was a bridge here.
- Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
I haven't heard that joke in ages.
- Uzun zamandır o espriyi duymadım.
This part of the tune needs some real skill. It took me ages to learn how to play it on the piano.
- Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.
It was not long before she came.
- O gelmeden uzun zaman önce değildi.
Primitive calculating machines existed long before computers were developed.
- İlkel hesap makineleri, bilgisayarlar geliştirilmeden uzun zaman önce vardı.
He should have done that long ago.
- Onu uzun zaman önce yapmalıydı.
That happened long ago.
- O uzun zaman önce oldu.