This extension cord is too short.
- Bu uzatma kablosu çok kısa.
I need an extension cord.
- Bir uzatma kablosuna ihtiyacım var.
I want to stretch my legs.
- Ben bacaklarımı uzatmak istiyorum.
I need to stretch my legs.
- Bacaklarımı uzatmam gerekiyor.
Better to extend an olive branch than launch a missile.
- Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
They are planning to extend the railroad to the next town.
- Onlar demiryolunu sonraki şehre uzatmayı planlıyor.
I wouldn't mind stretching my legs a little.
- Bacaklarımı biraz uzatmamın benim için bir sakıncası yok.
Where is the extansion cable?.
Skirts last year reached just below the knees.
- Geçen yıl etekler tam dizlerin altına uzandı.
She reached out to take his hat.
- Şapkasını almak için uzandı.
Gooseberries are fruits that are effective at extending life.
- Bektaşi üzümü hayatı uzatmada etkili meyvelerdir.
Tom wanted to check the applicant's character reference before extending an offer.
- Tom teklifi uzatmadan önce başvuranın karakter referansını kontrol etmek istedi.