uzatma!

listen to the pronunciation of uzatma!
Türkçe - İngilizce
don't dwell on it!
extension

An extension is currently under construction. - Bir uzatma şu an yapım aşamasında.

I need an extension cord. - Bir uzatma kablosuna ihtiyacım var.

{i} stretch

I need to stretch my legs. - Bacaklarımı uzatmam gerekiyor.

I wouldn't mind stretching my legs a little. - Bacaklarımı biraz uzatmamın benim için bir sakıncası yok.

extra time
longdrawn
(Bilgisayar) circumflex
seine net
(Askeri) extend

Tom hopes to extend his stay in Boston. - Tom Bostonda kalışını uzatmayı umuyor.

They are planning to extend the railroad to the next town. - Onlar demiryolunu sonraki şehre uzatmayı planlıyor.

stretching

I wouldn't mind stretching my legs a little. - Bacaklarımı biraz uzatmamın benim için bir sakıncası yok.

(Spor) overtime
(Ticaret) prorogation
extension device
prolongation
extention

Where is the extansion cable?.

lengthening, protraction; extension, prolongation; extra time; seine net
lengthening
continuation
extending

Tom wanted to check the applicant's character reference before extending an offer. - Tom teklifi uzatmadan önce başvuranın karakter referansını kontrol etmek istedi.

Gooseberries are fruits that are effective at extending life. - Bektaşi üzümü hayatı uzatmada etkili meyvelerdir.

protraction
continuance
spread
extratime
fishnet one end of which is secured to the shore while it is in use
renewal
elongation
tiebreak
Türkçe - Türkçe
uzatma!