uyutmamak

listen to the pronunciation of uyutmamak
Türkçe - İngilizce
(neg. form of uyutmak ) not to anaesthetize [Brit.]
uyu
{f} slept

If you’ve only slept for three hours, you certainly won’t do well in the exam. - Sadece üç saat uyuduysan, kesinlikle sınavda iyi yapmayacaksın.

I can't take it anymore! I haven't slept for three days! - Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!

uyu
{f} sleep

It seems that the children will have to sleep on the floor. - Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.

This room is not suitable for sleeping. - Bu oda uyumak için uygun değil.

uyu
kip

I want to have a kip. - Ben uyumak istiyorum.

My mother has a kip every afternoon. - Annem her öğleden sonra uyur.

uyu
{f} sleeping

He's sleeping like a baby. - Bir bebek gibi uyuyor.

Once upon a time, there was a man and his wife. They had no house. They were living in the fields and sleeping at the foot of a tree. - Vaktiyle bir adam ve karısı vardı. İçinde oturacak evleri yoktu. Tarlalarda yaşıyorlardı ve bir ağacın dibinde uyuyorlardı.

uyu
get to sleep

It was too muggy for me to get to sleep last night. - Dün gece hava uyuyamayacağım kadar çok nemliydi.

Tom couldn't get to sleep last night. - Tom dün gece uyuyamadı.

uyu
lazy
uyutmama
(Politika, Siyaset) restricting sleep
uyutmama
(Politika, Siyaset) depriving of sleep
uyutmamak