uygulanacak

listen to the pronunciation of uygulanacak
Türkçe - İngilizce
(Bilgisayar) apply to
to be applied
uygulanacak kanun metninin ifadesi
(Hukuk) statement of the relevant law
uygula
{f} implement

Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses. - Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.

Although the decision to implement this plan has already been made, the finer points still need to be planned out. - Bu planı uygulamak için karar verilmesine rağmen, ince noktaların hâlâ planlanmaya ihtiyacı var.

uygula
(Bilgisayar) apply onto
uygula
{f} practice

Communism is the system practiced in the Soviet Union. - Komünizm, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde uygulanmış sistemdir.

When it comes to science, practice is more important than theory. - Bilime gelince, uygulama teoriden daha önemlidir.

uygula
apply

Apply two coats of the paint for a good finish. - İyi bir sonuç için iki tabaka boya uygula.

Can we apply this rule in this case? - Bu durumda bu kuralı uygulayabilir miyiz?

uygula
{f} applied

This rule cannot be applied in every case. - Bu kural her durumda uygulanamaz.

She applied what she had learned in class to the experiment. - O, sınıfta öğrendiğini deneyde uyguladı.

uygula
{f} implementing
kural uygulanacak durumlar
(Bilgisayar) apply rule if
uygula
apply to

Does it only apply to masculine nouns? - Bu sadece eril isimlere mi uygulanır?

The rule does not apply to his case. - Kural bu duruma uygulanamaz.

uygulanacak