Jim didn't wake up until his mother woke him.
- Annesi onu uyandırıncaya kadar Jim uyanmadı.
You have to wake up early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken uyanmak zorundasın.
He has trouble waking up on time.
- Onun zamanında uyanma sorunu var.
I've been having trouble waking up.
- Uyanmakta zorlanıyorum.
I want to wake up early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken uyanmak istiyorum.
You have to wake up early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken uyanmak zorundasın.
I want to wake up early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken uyanmak istiyorum.
I have to wake up at 6:30.
- Ben saat 6.30'da uyanmak zorundayım.
She was afraid of waking the baby.
- Bebeği uyandırmaya korkuyordu.
Don't bother waking me up at 4:00 a.m. I don't plan to go fishing tomorrow.
- Sabah 4:00'te beni uyandırmak için zahmet etmeyin. Yarın balık tutmaya gitmeyi planlamıyorum.
He wanted to be woken up early by his wife.
- Karısı tarafından erken uyandırılmak istedi.
I was woken up by the sound of thunder this morning.
- Bu sabah gök gürültüsü ile uyandım.
When I woke up, I was sad.
- Uyandığımda üzgündüm.
Tom and Mary woke up early to see the first sunrise of the year.
- Tom ve Mary yılın ilk güneşinin doğuşunu görmek için erken uyandı.
The alarm clock wakes me at seven.
- Çalar saat beni 7:00 de uyandırır.
Please wake me at six.
- Lütfen altıda beni uyandır.
The police found a truck matching that description.
- Polis bu tanıma uyan bir kamyon buldu.