The cry roused me from my sleep.
- Çığlık beni uykumdan uyandırdı.
I was roused by the sound of a bell.
- Bir zil sesi tarafından uyandırıldım.
I believe it's time to wake up Robert.
- Sanırım Robert'ı uyandırmanın zamanı.
Jim didn't wake up until his mother woke him.
- Annesi onu uyandırıncaya kadar Jim uyanmadı.
You've aroused my interest.
- Sen benim ilgimi uyandırdın.
Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
- Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.
I was awakened at five o'clock.
- Saat beşte uyandırıldım.
The servants' screams awakened everyone.
- Hizmetçilerin çığlıkları herkesi uyandırdı.
I was wakened by a beam of light shining through my window.
- Penceremden parlayan bir ışık demeti ile uyandırıldım.
We were wakened by the whistle of the steam locomotive at dawn.
- Biz şafak vakti buharlı lokomotif düdüğü ile uyandırıldık.
Tom woke up the children and told them it was time for breakfast.
- Tom çocukları uyandırdı ve onlara kahvaltı zamanı olduğunu söyledi.
The loud noise woke up the children.
- Yüksek gürültü çocukları uyandırdı.
Tom was awoken by a Mary singing in the next apartment.
- Tom yan dairede şarkı söyleyen Mary diye biri tarafından uyandırıldı.
He was awoken by the noise.
- O, gürültü ile uyandırıldı.
His story aroused my suspicion.
- Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.
Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
- Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.