utandırarak

listen to the pronunciation of utandırarak
Türkçe - İngilizce
witheringly
in a withering manner
while withering; while wilting
in a withering manner; "guns fired witheringly at the railroad cars
utan
shame on you
utan
{f} abashed
utan
{f} blush

Stop looking at me like that, you'll make me blush. - Bana öyle bakmayı kes, beni utandıracaksın.

With joy and shame, she blushed to her ears. - Sevinç ve utanç ile o, kulaklarına kadar kızardı.

utan
{f} blushing
utan
{f} ashamed

He is not ashamed of being poor. - O, fakir olmaktan utanmıyor.

I'm not ashamed of my father's being poor. - Babamın fakir olmasından utanmıyorum.

İsveççe - Türkçe
utandırarak