utanılacak

listen to the pronunciation of utanılacak
Türkçe - İngilizce
disgraceful
discreditable
scandalous
to be ashamed of
be ashamed of
utanılacak şey
shame
utan
shame on you
utan
{f} abashed
utan
{f} blush

Come on, Tom, you're making me blush. - Hadi, Tom, beni utandırıyorsun.

The man blushed like a boy. - Adam bir çocuk gibi utandı.

utan
{f} blushing
utan
{f} ashamed

I'm ashamed to say that it's true. - Onun gerçek olduğunu söylemeye utandım.

He was ashamed of the grades he got. - Aldığı notlardan utandı.

İsveççe - Türkçe
utanılacak