Bu tür şeyler çoğunlukla kötülükten daha ziyade bir kaza sonucudur.
- Such things are often a result of accident rather than malice.
Etkisi önemli belirleyiciler alandaki yazarlar ya da makalelerin sayısı değil daha ziyade atıf yoğunluğu ve edebiyat yaş göstergesiydi.
- The key determinants in impact are not the number of authors or articles in the field but, rather the citation density and the age of the literature cited.
Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
- It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
Güneşli havaya rağmen, hava oldukça serindi.
- In spite of the sunny weather, the air was rather chilly.
O benim annem değil aksine benim en büyük ablam.
- She is not my mother but rather my oldest sister.
O benim oğlum değil, aksine, ben onun babasıyım.
- He's not my son, rather, I'm his father.
Eğer ikinci dilinden anadiline çeviri yaparsan, bu durumun tersine tercihen, hata yapma olasılığın daha az olur.
- If you translate from your second language into your own native language, rather than the other way around, you're less likely to make mistakes.
Eğer ikinci dilinden anadiline çeviri yaparsan, bu durumun tersine tercihen, hata yapma olasılığın daha az olur.
- If you translate from your second language into your own native language, rather than the other way around, you're less likely to make mistakes.
She didn't go along, but rather went home instead.