used to describe wines that are very full or very intense

listen to the pronunciation of used to describe wines that are very full or very intense
İngilizce - Türkçe

used to describe wines that are very full or very intense teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

big
çok

Tokyo çok büyük bir şehirdir. - Tokyo is a very big city.

Park oldukça büyüktür; Çok sayıda ağaçları ve çok sayıda çiçekleri vardır. - This park is pretty big; it has a lot of trees and many flowers.

big
anaç
big
cüsseli

O, cüsseli, yavaş hareket eden bir adamdı. - He was a big, slow-moving man.

Cüsseli erkekler her zaman güçlü değildir. - Big men are not always strong.

big
mühim

Niçin o kadar mühim bir şeyi söylemek için beni uyandırdın? Şimdi, asla işime konsantre olamayacağım. - Why did you wake me up to tell me something that big? Now, I'll never be able to concentrate on my work!

big
yüce gönüllükle
big
taşaklı
big
eşek kadar
big
büyük

Büyük bir hataydı ki, o caydı. - He broke his promise, which was a big mistake.

O bu şehirdeki en büyük oteldir. - This is the biggest hotel in this city.

big
yeke
big
ünlü

Sami büyük bir şehre gitmek ve zengin ve de ünlü olmak istedi. - Sami wanted to go to a big city and be rich and famous.

big
övünerek
big
iri

Mary'nin iri kahverengi gözleri var. - Mary has big brown eyes.

Ken'in köpeği çok iri. - Ken's dog is very big.

big
{s} yüce
big
Big Brother diktatör
big
yüksek ruhlu
big
{s} büyük, iri, kocaman
big
big game büyük av
big
{s} önemli, etkili
big
(sıfat) büyük, kocaman, iri kıyım, iri, çok, iri yarı, önemli, yüce, kapı gibi (Argo)
İngilizce - İngilizce
big
used to describe wines that are very full or very intense

    Heceleme

    used to de·scribe wines that are ve·ry full or ve·ry in·tense

    Türkçe nasıl söylenir

    yuzd tı dîskrayb waynz dhıt ır veri fûl ır veri întens

    Telaffuz

    /ˈyo͞ozd tə dəˈskrīb ˈwīnz ᴛʜət ər ˈverē ˈfo͝ol ər ˈverē ənˈtens/ /ˈjuːzd tə dɪˈskraɪb ˈwaɪnz ðət ɜr ˈvɛriː ˈfʊl ɜr ˈvɛriː ɪnˈtɛns/