Paylaşılan bir dil vardır.
- There is a shared language.
Tüm oyunlar tarafından paylaşılan ortak özellikler yoktur.
- There are no common properties shared by all games.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
O, kek parçasını benimle paylaştı.
- She shared her piece of cake with me.
Görüşme videoya kaydedilip tüm internette paylaşılmıştı.
- The interview was recorded on video and shared all over the Internet.