Onun harika olduğunu düşündüm.
- I thought it was marvelous.
Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.
- In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings!
Fevkalade vakit geçireceksin.
- You'll have a marvelous time.
Alternatiflerin yokluğu zihni hayret verici bir şekilde temizler.
- The absence of alternatives clears the mind marvelously.
Hikaye hayret verici olaylarla doluydu.
- The story was full of marvelous happenings.
Dün gece harikulade bir vakit geçirdim.
- I had a marvelous time last night.