Tom gürültülü bir şekilde güldü.
- Tom laughed uproariously.
Benim üst kattaki komşularım çok gürültücüdür.
- My upstairs neighbors are very noisy.
Onunla karşılaştırıldığında çok gürültücüydü.
- Compared with him, she is very noisy.
Konuşmayı böylesine gürültülü bir odada sürdüremeyiz.
- We can not carry on conversation in such a noisy room.
Gürültülü sınıfta kendimi duyuramadım.
- I couldn't make myself heard in the noisy class.
O şamatacı ama yoksa çok kibar bir çocuk.
- He is noisy, but otherwise a very nice boy.