Yağmur ormanın üzerine sessizce düştü.
- The rain fell soundlessly upon the jungle.
Ebeveynler çocuklarını dürüstlük ve sıkı çalışmanın önemi üzerine etkilemeye çalışıyorlar.
- Parents try to impress upon their children the importance of honesty and hard work.
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
- What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
Keşke dürtülerim üzerinde hareket etme cesaretim olsa.
- I only wish I had the courage to act upon my impulses.
Beyaz Rusya Devlet Başkanı Alexander Lukashenko Alexei Dudarev'i doğum günü hususunda tebrik etti.
- Belarusian President Alexander Lukashenko congratulated Alexei Dudarev upon his birthday.
The tour guide was certainly up on his history.
Place the book upon the table.
He was set upon by the agitated dogs.
The clock struck noon, whereupon the students proceeded to lunch.