It wasn't particularly memorable.
- O özellikle unutulmaz değildi.
My relationship with my boyfriend began yesterday - one of the most memorable days of my life.
- Erkek arkadaşımla ilişkim dün başladı - Hayatımın en unutulmaz günlerinden biri.
It was an unforgettable vacation.
- Unutulmaz bir tatildi.
This is the unforgettable place where we met each other for the first time.
- Burası ilk kez karşılaştığımız unutulmaz yer.
I forgot to turn off the television before bed.
- Yatmadan önce televizyonu kapatmayı unuttum.
He forgot to give back my dictionary.
- Sözlüğümü geri vermeyi unuttu.
Please don't forget to mail the letters.
- Lütfen mektupları postalamayı unutma.
Don't forget to send the letter.
- Mektubu göndermeyi unutma.
I had forgotten how beautiful you are.
- Ne kadar güzel olduğunu unutmuştum.
The event was forgotten in progress of time.
- Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.