What happened on that memorable day?
- O unutulmaz günde ne oldu?
It wasn't particularly memorable.
- O özellikle unutulmaz değildi.
For children, “le Cirque du Soleil” is an unforgettable show.
- “Le Cirque du Soleil” çocuklar için unutulmaz bir gösteridir.
That was the most unforgettable meal that I've ever eaten.
- Yediğim en unutulmaz yemekti o.
I forgot to turn off the television before going to bed.
- Yatmadan önce televizyonu kapatmayı unuttum.
He forgot to give back my dictionary.
- Sözlüğümü geri vermeyi unuttu.
How can I forget those days?
- Bu günleri nasıl unutabilirim?
Please don't forget to mail the letters.
- Lütfen mektupları postalamayı unutma.
The event was forgotten in progress of time.
- Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.
This fact must not be forgotten.
- Bu gerçek unutulmamalı.