Sadako wanted to forget about it.
- Sadako onu unutmak istedi.
We can forgive, but forgetting is impossible.
- Biz affedebiliriz fakat unutmak imkansızdır.
I forgot to turn off the television before bed.
- Yatmadan önce televizyonu kapatmayı unuttum.
This fact must not be forgotten.
- Bu gerçek unutulmamalı.
Don't forget what I told you.
- Sana söylediklerimi unutma.
Don't forget to send the letter.
- Mektubu göndermeyi unutma.
You must keep in mind that she's much younger than you.
- Onun senden daha genç olduğunu unutmamalısın.
Keep in mind that Tom doesn't speak French very well.
- Unutma Tom Fransızcayı çok iyi konuşmaz.
This fact must not be forgotten.
- Bu gerçek unutulmamalı.
I had forgotten how beautiful you are.
- Ne kadar güzel olduğunu unutmuştum.
Don't forget what I told you.
- Sana söylediklerimi unutma.
Please don't forget to shut the door.
- Lütfen kapıyı kapamayı unutma.