Bu ilginç bir tesadüf.
- It's a curious coincidence.
Bu ilginç bir iddiadır.
- This is a curious argument.
Fakat tuhaf bir durum vardı.
- But there was one curious circumstance.
O asla şehir hakkında tekrar meraklı olmazdı.
- Never again would she be curious about the city.
O, ne hakkında çok meraklı?
- What is she so curious about?
The platypus is a curious creature, with fur like a mammal and a beak like a bird.