Onlar boşlukları doldurdular.
- They filled in the blanks.
Boşlukları doldurdum.
- I filled in the blanks.
Tom boşlukları doldurdu.
- Tom filled in the blanks.
O, son sayfayı boş bıraktı.
- He left the last page blank.
Tom'un yüzü aniden ifadesizleşti.
- Tom's face suddenly went blank.
That's a little out of focus.
- Das ist ein bisschen unscharf.