unproductive

listen to the pronunciation of unproductive
İngilizce - Türkçe
verimsiz

Bu Alman çevirmenler çok verimsizler, Tatoeba üretimi Asya'ya kaydırmalı. - These German translators are so unproductive, Tatoeba should delocalise production to Asia!

Bu tamamen verimsizdir. - This is entirely unproductive.

kısır
{s} atıl
(Dilbilim) işlek olmayan
{s} kâr etmeyen
{s} bereketsiz
randımansız
unproductive capital
atıl sermaye
unproductive capital
ölü sermaye
unproductive coppice
bozuk baltalık
unproductive high forest
bozuk koru ormanı
unproductive capital
(Ticaret) üretici olmayan sermaye
unproductive industry
(Ticaret) verimsiz endüstri
unproductive period
duraklama devri
unproductive system
(Dilbilim) kısır düzen
unproductive wages
(Ticaret) endirekt işçilik
unproductive wages
(Ticaret) yardımcı işçilik
dead
kör
dead
geçersiz
dead
tamamen

Parti tamamen sıkıcıydı. - The party was perfectly deadly.

Tom fikre tamamen karşıydı. - Tom was dead set against the idea.

dead
bozuk
dead
çok yorgun

Tom eve çok yorgun geldi. - Tom came home dead tired.

dead
direk olarak
dead
doğrudan doğruya
dead
hareketsiz/ölü vakit
dead
{f} aniden

Aniden, ölen annemi düşündüm. - I suddenly thought of my dead mother.

dead
uyuşuk

Uyuşukluk ya da tembellik yedi ölümcül günahtan biridir. - Sloth or laziness is one of the seven deadly sins.

become unproductive
verimsizleşmek
dead
{s} sönmüş
dead
{s} dermansız
dead
öImüş
dead
{s} cansız, hareketsiz; sönük
dead
ölüdead beat çok
dead
{s} unutulmuş
dead
{s} tam

Bu eserde görünen tüm karakterler tamamen hayal ürünüdürler. Yaşayan ya da ölü gerçek kişilere olan herhangi bir benzerlik sadece rastlantıdır. - All characters appearing in this work are fictitious. Any resemblance to real persons, living or dead, is purely coincidental.

Ben plana tamamen karşıyım. - I'm dead against the plan.

dead
dead as a doornail öImüş
dead
{s} ölü (renk)
dead
{s} çıkmaz

Yol bir çıkmaz sokağa geldi. - The road came to a dead end.

Bu bir tür çıkmazdır. - It's kind of a dead end.

İngilizce - İngilizce
Not productive; useless; fruitless

Juggling is an amusing pastime, but generally unproductive.

not producing desired results; "the talks between labor and management were unproductive"
Something that is unproductive does not produce any good results. Research workers are well aware that much of their time and effort is unproductive. increasingly unproductive land. productive. not achieving very much
not producing or capable of producing; "elimination of high-cost or unproductive industries"
{s} not productive; unfruitful, not prolific; unavailing
not producing or capable of producing; "elimination of high-cost or unproductive industries
dead

dead time; dead fields; also in compounds.

unproductively
In an unproductive manner
unproductively
in an unproductive manner, unfruitfully, not in a prolific manner; to no avail
unproductive