Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- I work every day except for Sundays.
Ben hariç herkes şarkı söylüyordu.
- Everybody was singing except me.
Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.
- We had no choice except to put up with it.
Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
- The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.
- I would buy this watch, except it's too expensive.