Bir parsek bir astronomik birimin bir arksaniyelik bir dereceye karşılık geldiği mesafedir.
- One parsec is the distance at which one astronomical unit subtends an angle of one arcsecond.
Bir pound bir ağırlık birimidir.
- A pound is a unit of weight.
Bütün üniteyi değiştirmemiz gerekiyor.
- We need to replace the whole unit.
Bir tablet, tek bir ünitede ekran devresi ve pili olan bir mobil bilgisayardır.
- A tablet is a mobile computer with display, circuitry and battery in a single unit.
Tim Howard 2014 yılında Amerika Birleşik Devletleri milli takımının kalecisiydi.
- Tim Howard was the goalkeeper for the United States national team in 2014.
Onların takımının güçlü bir birlik duyusu var.
- Their team has a strong sense of unity.
Amerika Birleşik Devletleri bir zamanlar İngiliz İmparatorluğu'nun bir parçasıydı.
- The United States was once part of the British Empire.
İskoçya Birleşik Krallığın parçasıdır.
- Scotland is part of the United Kingdom.
Konuşmasındaki ana fikir birlikti.
- The main idea in his speech was unity.
Evlilik sevgiden yapılmış bir birliktir.
- Marriage is a unity made from love.
Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
- I would like to go to the United States one day.
Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir.
- Washington is the capital of the United States.
Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir.
- Washington is the capital of the United States.
Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ile komşudur.
- The United States borders Canada.
Birleşmiş Milletler Bosna'ya arabulucular gönderdi.
- The United Nations sent peacekeepers to Bosnia.
Kamboçya Birleşmiş Milletler'den yardım talebinde bulundu.
- Cambodia appealed to the United Nations for help.
On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
- In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
Tom bölmek değil birleştirmek istedi.
- Tom wanted to unite not divide.
Sözcük grupları sözdizimsel birimlerdir.
- Phrases are syntactical units.
Şirket para kaybeden bazı birimlerin satmaya karar verdi.
- The company has decided to sell some of its money-losing units.
The centimetre is a unit of length.
We shipped nearly twice as many units this month as last month.
The fifth tank brigade moved in with 20 units. (i.e., 20 tanks).
He was a member of a special police unit.
All solutions lie within the unit disc centered at the origin.
We have to keep our unit costs down if we want to make a profit.
The SI unit of velocity is metres per second, derived from the base units of time and distance.
When upgrading her computer she bought a new base unit but kept the screen, keyboard and mouse.
An excavation unit need not be rectangular, if precise measurements are made to assure good provenience.
... and click on that unit. ...
... unit major airlines and it becomes what you do when you're not really serious ...