O yıllarca sefil bir hayat sürdürmek zorunda kaldı.
- He had to lead a miserable life for many years.
Kendini sefil bir durumda bulacaksın.
- You'll find yourself in a miserable situation.
Bu perişan eski kilise ülkemizdeki en eski yapıdır.
- This miserable old church is the oldest building in our country.
Tom perişan görünüyor.
- Tom seems to be miserable.
Sana ne oldu? Berbat görünüyorsun.
- What happened to you? You look miserable.
Tom parktaki bankta oturuyor, berbat görünüyor.
- Tom is sitting on a park bench, looking miserable.
O zengin ama çok mutsuz.
- She's rich but miserable.
O zengin ama çok mutsuz.
- She's rich but miserable.
Tom biraz mutsuz görünüyor.
- Tom looks a little miserable.