Dinsiz adamlar tapınağı yağmaladı.
- Ungodly men ransacked the temple.
Dinsizleri yargılamayın. Onları Tanrının kendisine bırakın.
- Do not judge the ungodly. Leave that to God himself.
Böyle pek uygunsuz saatlerde neden beni aramak zorundasın?
- Why must you call me at such ungodly hours?
Tom Mary'nin teklifinin mantıksız olduğunu düşündü.
- Tom thought Mary's offer was unreasonable.
Sizce mantıksız davranıyor muyum?
- Do you think I'm being unreasonable?
Ben akıl almaz mı oluyorum?
- Am I being unreasonable?
Sadece biraz saçma davranmıyor musun?
- Aren't you being just a little unreasonable?
Benden aşırı miktarda para istedi.
- She asked me for an unreasonable sum of money.
We had to start our journey at an ungodly hour.