O, oyunu mutlaka kazanacak.
- He is certain to win the game.
Çeviri bir kadın gibidir. Güzelse güvenilir değildir. Güvenilirse kesinlikle güzel değildir.
- Translation is like a woman. If it is beautiful, it is not faithful. If it is faithful, it is most certainly not beautiful.
İstasyonda güvenilir bir beyefendiyle karşılaştım.
- I met a certain gentleman at the station.
Bu kitap belirli bir değere sahiptir.
- This book has a certain value.
O belirli bir gangster tarafından tehdit edilmektedir.
- He is threatened by a certain gangster.
O, kesinlikle cesaretsiz değildir.
- He is certainly not without courage.
Buraya ne zaman geldiği kesin değil.
- It is not certain when he came here.
Bizim sınıfta belli bir çocuktan etkileniyorum.
- I am attracted to a certain boy in my class.
Ona belli bir genç doktor tarafından bakıldı.
- He was taken care of by a certain young doctor.
Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.
- Tom certainly sounds confident.
Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.
- Tom certainly looks confident.
Tom kesinlikle takımındaki herhangi biri kadar çok çalışıyor.
- Tom certainly works as hard as anyone else on his team.
Herhangi bir kış gününde ona rastladım.
- I met her on a certain winter day.