Bu kesinlikle anlaşılır.
- It's perfectly understandable.
Bu anlaşılabilir bir hata.
- It's an understandable mistake.
O anlaşılabilir görünüyor.
- That seems understandable.
Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.
- No cultural background is necessary to understand art.
Onun sorularını anlamak imkânsızdı.
- It was impossible to understand his questions.
Tom, Fransızca'yı daha iyi anlamak istiyor.
- Tom would like to understand French better.
Bilmek, anlamakla aynı değildir.
- Knowing is not the same as understanding.
Tom anlaşılır biçimde kızgındı.
- Tom was understandably angry.
Tom onun niçin Fransızca öğrenmek istediğini anlayamadı.
- Tom couldn't understand why she wanted to learn French.
Siz insanları anlamıyorum.
- I do not understand you.
Onu hiç kimse anlamıyor.
- No one understands that.
I understand that you have information for me.