undemanding but pleasant, doesn't require good taste, just tastes good

listen to the pronunciation of undemanding but pleasant, doesn't require good taste, just tastes good
İngilizce - Türkçe

undemanding but pleasant, doesn't require good taste, just tastes good teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

easy
rahat

Çocuklarımın okul maliyetini bildiğim için, bir bira ile rahatlamak ya da boş vermek imkansız. - Knowing how much school for my kids is costing, it's impossible to relax with a beer and take it easy.

Seni rahat ettirebilmek için elimden gelen her şeyi yaparım. - I'll do whatever I can to make it easy for you.

easy
kolay

Bu metni çevirmek çok kolay olacak. - Translating this text will be very easy.

Peyniri bıçakla kesmek kolaydır. - It's easy to cut cheese with a knife.

easy
{s} basit

Şeyleri her zaman çok basite alıyorsun. - You always take things too easy.

Soruna basit bir çözüm muhtemelen mevcut. - There is probably an easy solution to the problem.

easy
varlıklı
easy
eziyetsiz
easy
sehil
easy
sorunsuz
easy
kolayca

Sami'nin her zaman kolayca ulaşabileceği hapları vardı. - Sami always had pills within easy reach.

Evim istasyona kolayca ulaşılabilecek bir yerde. - My house is within easy reach of the station.

easy
kolaylıkla

Bu elektronik sözlüğün işe yarar şeylerinden biri herhangi bir yere kolaylıkla taşınabilmesidir. - The convenient thing about this electronic dictionary is that it's easy to carry anywhere.

easy
asanlıkla
easy
asan
easy
{s} doğal

Kendi ana dilinde doğal ses çıkarmak ve ana dilin olmayan bir dilde doğal olmayan ses çıkarmak çok kolaydır. - It's very easy to sound natural in your own native language, and very easy to sound unnatural in your non-native language.

Radyoda doğal olarak konuşmak kolay değil. - It is not easy to speak naturally on the radio.

easy
{s} serbest
easy
{s} huzurlu
easy
z., k.dili. kolayca, rahatça
easy
(sıfat) basit, kolay, zahmetsiz, rahat, dertsiz, huzurlu, zevkli, uysal, serbest, doğal
easy
{s} uysal

Tom babası kadar uysal görünüyor. - Tom seems as easy-going as his father.

Aynı anda hem geçimsiz hem de uysal, hem hoş hem de katısın. Ne seninle, ne de sensiz yaşayabilirim. - You are difficult and easy, pleasant and bitter at the same time; I can't live with or without you.

easy
{s} zevkli
İngilizce - İngilizce
easy
undemanding but pleasant, doesn't require good taste, just tastes good