Suçun iğrençliğinden habersizdi.
- He was unaware of the enormity of the offense.
Sami, Leyla'yı yönlendiren tatmin edilemez hırstan tamamen habersizdi.
- Sami was completely unaware of the insatiable greed driving Layla.
O, tehlikenin farkında değildi.
- He was unaware of the danger.
O, durumun farkında değildi.
- He was unaware of the situation.