Tom alçakgönüllü, değil mi?
- Tom is unassuming, isn't he?
Onun herkesi rahatlatan alçakgönüllü bir havası vardı.
- She had an unassuming air that put everyone at ease.
Mary sessiz ve mütevazi bir genç kadındı.
- Mary was a quiet and unassuming young lady.
Mary sessiz ve mütevazi bir genç kadındı.
- Mary was a quiet and unassuming young lady.