The leader gave up the plan in despair.
- Lider umutsuzluk içinde plandan vazgeçti.
Don't give up your work in despair.
- İşini umutsuzluk içinde terk etme.
It was an act of desperation.
- O bir umutsuzluk eylemiydi.
We arrived at that plan out of pure desperation, but the book sold well.
- Umutsuzluktan dolayı o plana vardık fakat kitap iyi sattı.