ulu

listen to the pronunciation of ulu
Türkçe - İngilizce
{s} almighty
sublime
great

A nation need not necessarily be powerful to be great. - Bir ulusun büyük olması için mutlaka güçlü olması gerekmez.

We need a forward-looking leader to make this country great again. - Bu ülkeyi yine ulu yapmak için ileri görüşlü bir öndere ihtiyacımız var.

(isim) Great, high, elevated
great, august, exalted, peerless
grand, high, sublime, supreme, exalted
large and imposing, noble, majestic
noble
paramount
grand
high

I think it's highly unlikely that we'll ever get any help from the national government. - Ben, ulusal hükümetten herhangi bir yardım almamızın çok olası olmadığını düşünüyorum.

The quality of higher education must answer to the highest international standards. - Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.

ethel
supreme
August

He spoke to the nation on August eighth. - Sekiz Ağustosta Ulusa seslendi.

{f} yowl
divine
ululate
transcendent
{f} howl

The howls grew louder and louder. - Ulumalar gittikçe yükseldi.

The dogs were howling at the moon. - Köpekler Ay'a uluyorlardı.

exalted
ulu camii
(Lehçe, Diyalekt) Grand Mosque
ulu orta
grand central
ulu doğan
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: doğangiller) [syn.: ulu doğan, sungur] saker falcon
İngilizce - İngilizce
A crescent shaped woman's knife
{i} all purpose knife with a wide almost semicircular blade attached to a short handle at a right angle of the not sharpened side (traditional tool used by Inuit/Eskimo women)
{s} (in Malaysia) undeveloped, not not developed rural area
a crescent-shaped knife, small and very sharp, used primarily by Inuit women in the preparation of food and skins
A woman’s knife for domestic use It has a crescent-shaped blade and is still widely used today Close
sl women's knife
"upriver" Occurs together with ka (to) in the compound ka ulu
A semi-circular "woman's knife", used by the Inuit and their ancestors, commonly made from slate in the prehistoric period, and iron in the historic period
Türkçe - Türkçe
Erdemleri bakımından çok büyük, yüce: "Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur."- M. E. Yurdakul. Çok büyük olan (somut şeyler)
Saygı duyulan büyük: "Aile uluları arasında buna bir çare bulmak için dertleşmeler olur."- R. N. Güntekin
Erdemleri bakımından çok büyük, yüce
Çok büyük
Saygı duyulan büyük
ulu orta
Bir şeyin aslını bilmeden düşünüp tartmadan, çekinmeden, açıktan açığa
ulu