She's too short to reach the top.
- O,tepeye ulaşamayacak kadar çok kısadır
It was already twelve when he reached home.
- Eve ulaştığında saat zaten on ikiydi.
What you said really got through to Tom.
- Söylediğin gerçekten Tom'a ulaştı.
The storm prevented her from arriving on time.
- Fırtına onun zamanında ulaşmasını engelledi.
The storm prevented us from arriving on time.
- Fırtına zamanında ulaşmamızı engelledi.
Finally, he attained his goal.
- Sonunda, hedefine ulaştı.
They attained their goal.
- Onlar hedeflerine ulaştılar.
I tried to reach you on the phone, but I was unable to get through.
- Telefonda sana ulaşmaya çalıştım,ancak bu mümkün olmadı.
I tried to reach you on the phone, but I was unable to get through
- Ben sana telefonla ulaşmaya çalıştım ama başaramadım.
After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
- Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
They succeeded in reaching the mountain summit, but had an accident when coming back down.
- Dağın zirvesine ulaşmayı başardılar, ama geri inerken bir kaza geçirdiler.
The total amounted to 100 dollars.
- Toplam 100 dolara ulaştı.
The total bill for drinks came up to 7000 dollars.
- İçecekler için toplam fatura 7000 dolara ulaştı.
We waited but he failed to arrive.
- Biz bekledik ama o ulaşamadı.
Yesterday I arrived in Tokyo.
- Dün Tokyo'ya ulaştım.
He wasn't tall enough to get at the ceiling.
- O, tavana ulaşmak için yeterince uzun değildi.
He was too short to get at the grapes.
- Üzümlere ulaşamayacak kadar kısaydı.
I believe she'll arrive in a short time.
- Ben onun kısa sürede ulaşacağına inanıyorum.
Your letters arrive in two days.
- Mektuplarınız iki gün içinde ulaşır.