ufuk

listen to the pronunciation of ufuk
Türkçe - İngilizce
Türkçe - Türkçe
Gökle yerin birleşir gibi göründüğü çizgi
Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer, çevren, göz erimi
Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer, çevren, göz erimi: "Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk."- F. R. Atay
Çekülün gösterdiği dikey çizgi ile gözlemci üzerinden geçen düzlem, göz erimi
Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü, ihata
Çevre, dolay
Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü, ihata: "Bu dar zihinlerde, ufku genişlememiş dimağlarda, zaruri olarak faziletler de dardı."- Ö. Seyfettin. Çevre, dolay
göz erimi
(Osmanlı Dönemi) KAF
çevren
ufuk çizgisi
Göz eriminde geçen yatay düzlemle kesiştiği çizgi
Ufuklar
afak
Ufuklar
(Osmanlı Dönemi) A'NAN
Ufuklar
anan
ufuk