uğraşmak teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- {f} deal
Tom is hard to deal with.
- Tom'la uğraşmak zordur.
Cancer patients often have to deal with debilitating bouts of nausea.
- Kanser hastaları sıklıkla bulantı nöbetlerini azaltmakla uğraşmak zorundadır.
- {f} labor
- strive
- -la: Pester, bother, pick on (someone)
- -la: Work hard to help (someone)
- -la: Work on, be engaged in, be busy with (a job)
- -la: Fight with
- Strive, struggle, endeavor, exert oneself, put forth an effort, work hard
- grapple
The Esperanto movement has always had to grapple with the problem of 'eternal beginners'.
- Esperanto hareketi her zaman 'ebedi başlayanlar' sorunu ile uğraşmak zorunda kalmıştır.
- wrestle
- attack
- (Hukuk) tackle
- cope
- agonize
- get at
- to fight with
- to work hard to help (someone)
- fight
- struggle
- to work on, be engaged in, be busy with (a job)
- engage in
- endeavour [Brit.]
- work hard
- endeavor
- to strive, struggle, endeavor, exert oneself, put forth an effort, work hard
- be occupied in doing
- tussle
- (biriyle) pick on
- exert oneself
- come at
- go in for
- contend
- to pester, bother, pick on (someone)
- to struggle, to exert oneself, to seek; to fight (with); to deal with
- groove
- be occupied with doing
- make an effort
- deal with
Such a problem is hard to deal with.
- Böyle bir sorun ile uğraşmak zordur.
Tom is hard to deal with.
- Tom'la uğraşmak zordur.
- strive against
- {f} push
- {f} toil
- bend over backwards
- attend to
- strove
- struggle on
- fight with
- cope with
- exert
- exsert
- do battle
- try
It's nonsense to try that.
- Ona uğraşmak anlamsız.
I finally stopped trying to persuade Tom to clean his room.
- Sonunda Tom'u odasını temizlemeye ikna etmek için uğraşmaktan vazgeçtim.
- get
- see about
- {i} labour
- mess with
- {f} seek
- {f} tug
- work away
- mess around with
- be at war with
- monkey with
- monkey around with
- {f} haze
- {f} moil
- {i} endeavour
- set to
- try hard
- uğraş
- {i} occupation
- uğraşmak (biriyle)
- take on
- uğraşma
- {i} struggle
- uğraşma
- {i} fight
- uğraş
- strove
- uğraş
- {i} avocation
- uğraş
- {i} endeavor
I wish you the best of luck in your next endeavor.
- Bir sonraki uğraşında sana iyi şanslar diliyorum.
- (biriyle) uğraşmak
- take on
- uğraş
- fight
- uğraş
- career
- uğraşma
- dealing
I'm tired of dealing with this problem.
- Bu sorunla uğraşmaktan bıktım.
I love dealing with professionals.
- Profesyonellerle uğraşmayı seviyorum.
- uğraşma
- striving
- uğraşma
- exerting
- uğraş
- dealt
That's how we dealt with it.
- O, bizim onunla nasıl uğraştığımızdır.
Have you ever dealt with a problem like this?
- Sen hiç böyle bir sorunla uğraştın mı?
- uğraş
- cope with
- uğraş
- {f} striven
- uğraş
- struggle on
- uğraş
- dealt with
- uğraş
- employment
- uğraş
- strive
- uğraş
- pursuit
- uğraş
- deal
Tom is hard to deal with.
- Tom'la uğraşmak zordur.
Such a problem is hard to deal with.
- Böyle bir sorun ile uğraşmak zordur.
- uğraş
- deal with
I have no time to deal with you.
- Sizinle uğraşacak vaktim yok.
Cancer patients often have to deal with debilitating bouts of nausea.
- Kanser hastaları sıklıkla bulantı nöbetlerini azaltmakla uğraşmak zorundadır.
- uğraş
- profession
I love dealing with professionals.
- Profesyonellerle uğraşmayı seviyorum.
- uğraş
- {f} striving
- uğraş
- struggle
We struggled with it for a while.
- Bir süre için onunla uğraştık.
He solved the problem in five minutes that I had struggled with for two hours.
- Benim iki saat uğraştığım problemi beş dakikada çözdü.
- uğraş
- attend to
I have other things to attend to.
- Uğraşacağım başka şeylerim var.
- uğraş
- cope
- uğraş
- pastime
In my opinion, Tatoeba is a pleasant and instructive pastime.
- Bence Tatoeba hoş ve eğitici bir uğraştır.
- uğraş
- {f} dealing
I'm tired of dealing with this problem.
- Bu sorunla uğraşmaktan bıktım.
We're dealing with that problem.
- O sorunla uğraşıyoruz.
- uğraşma
- {i} coping with
- abesle uğraşmak
- to waste one's time, to fool around
- abesle uğraşmak
- to busy oneself with trifles, fool around
- ara sıra uğraşmak
- dabble in
- bahçe işiyle uğraşmak
- garden
- bir problemle uğraşmak
- grapple with a problem
- bir sorunla uğraşmak
- grapple with a problem
- boşuna uğraşmak
- run in circles
- boşuna uğraşmak
- talk in circles
- boşuna uğraşmak
- beat the air
- boşuna uğraşmak
- bay the moon
- boşuna uğraşmak
- to beat the air
- felsefe ile uğraşmak
- philosophize
- gereksiz ayrıntılarla uğraşmak
- niggle
- gereğinden çok uğraşmak
- break the fly on the wheel
- için uğraşmak
- strive after
- için uğraşmak
- work hard for
- için uğraşmak
- strive for
- jeoloji ile uğraşmak
- (Jeoloji) geologise
- jeoloji ile uğraşmak
- geologize
- siyaset ile uğraşmak
- (Politika, Siyaset) be active in politics
- uğraş
- engagement
- uğraş
- exertion
- uğraş
- toil
- uğraş
- striving, struggle, endeavor, strong and determined effort or exertion
- uğraş
- resource
- uğraş
- tug
- uğraş
- (Hukuk) (iş veya mesleği kapsar) occupation
- uğraş
- wrestle
- uğraş
- endeavour [Brit.]
- uğraş
- occupation, work
- uğraş
- profession, occupation, pursuit; struggle, fight
- uğraş
- {i} endeavour
- uğraşma
- hassle
- uğraşma
- (Hukuk) pursuit
- uğraşma
- tussle
- uğraşma
- war
- uğraşma
- effort
- yapmaya uğraşmak
- strive to do
- çok uğraşmak
- go to great lengths
- çok uğraşmak
- go great lengths
- önemsiz işlerle uğraşmak
- piddle
- önemsiz şeylerle uğraşmak
- peddle