I have no time to deal with you.
- Sizinle uğraşacak vaktim yok.
Tom is hard to deal with.
- Tom'la uğraşmak zordur.
I love dealing with professionals.
- Profesyonellerle uğraşmayı seviyorum.
He solved the problem in five minutes that I had struggled with for two hours.
- Benim iki saat uğraştığım problemi beş dakikada çözdü.
I struggled to get out of the subway.
- Metrodan inmek için uğraştım.
I wish you the best of luck in your next endeavor.
- Bir sonraki uğraşında sana iyi şanslar diliyorum.