There was a great gap between the views of the two.
- Bu ikisinin görüşü arasında büyük bir uçurum vardı.
The gap between rich and poor is getting wider.
- Zengin ve yoksul arasındaki uçurum daha da genişliyor.
They would have been killed if the car had gone over the cliff.
- Araba uçuruma gitmiş olsaydı onlar ölmüş olacaktı.
He stood on the edge of the cliff.
- O, uçurumun kenarında durdu.
Between me and my consciousness is an abyss.
- Ben ve bilincim arasında bir uçurum var.
How deep is the abyss?
- Uçurum ne kadar derin?
How deep is the abyss?
- Uçurum ne kadar derin?
He was swallowed by the abyss.
- O, uçurum tarafından yutuldu.