The gap between rich and poor is getting wider.
- Zengin ve yoksul arasındaki uçurum daha da genişliyor.
There was a great gap between the views of the two.
- Bu ikisinin görüşü arasında büyük bir uçurum vardı.
The search party found him lying at the foot of a cliff.
- Araştırma ekibi onu uçurumun dibinde uzanırken buldu.
Tom committed suicide by jumping off a cliff.
- Tom bir uçurumdan atlayarak intihar etti.
The fastest way to heaven is a leap into a deep abyss.
- Cennetin en hızlı yolu derin bir uçurumun içine sıçramaktır.
How deep is the abyss?
- Uçurum ne kadar derin?
He was swallowed by the abyss.
- O, uçurum tarafından yutuldu.
How deep is the abyss?
- Uçurum ne kadar derin?