uçağı

listen to the pronunciation of uçağı
Türkçe - İngilizce
plane
A tool for smoothing wood by removing thin layers from the surface
An airplane; an aeroplane
{n} a tool, a tree
a carpenter's hand tool with an adjustable blade for smoothing or shaping wood; "the cabinetmaker used a plane for the finish work" a power tool for smoothing or shaping wood (mathematics) an unbounded two-dimensional shape; "we will refer to the plane of the graph as the X-Y plane"; "any line joining two points on a plane lies wholly on that plane" a level of existence or development; "he lived on a worldly plane" cut or remove with or as if with a plane; "The machine shaved off fine layers from the piece of wood" make even or smooth, with or as with a carpenter's plane; "plane the top of the door" travel on the surface of water
travel on the surface of water
a carpenter's hand tool with an adjustable blade for smoothing or shaping wood; "the cabinetmaker used a plane for the finish work"
A plane is a tool that has a flat bottom with a sharp blade in it. You move the plane over a piece of wood in order to remove thin pieces of its surface
A flat surface such that the shortest route between any two locations on the surface is entirely contained within the surface
a level of existence or development; "he lived on a worldly plane"
a shape with infinite length and width but with zero height -- " the same distance from a chosen point on a plane " (245)
A block or plate having a perfectly flat surface, used as a standard of flatness; a surface plate
Any tree of the genus Platanus
To make smooth; to level; to pare off the inequalities of the surface of, as of a board or other piece of wood, by the use of a plane; as, to plane a plank
When a set of points joined together form a flat surface, the plan can extend without end in all directions
Without elevations or depressions; even; level; flat; lying in, or constituting, a plane; as, a plane surface
A tool for smoothing boards or other surfaces of wood, for forming moldings, etc
A predefined named selection identifying the atoms in the selection, plus the plane formed by the primary and secondary inertial axes of the selected atoms A molecular system can have only one PLANE selection at a time
a power tool for smoothing or shaping wood (mathematics) an unbounded two-dimensional shape; "we will refer to the plane of the graph as the X-Y plane"; "any line joining two points on a plane lies wholly on that plane"
Areas of surface that have height and width but little apparent depth
Imaginary straight line that an attack travels along from any one point to another
uçak
airplane

The airplane took off on time. - Uçak zamanında kalktı.

If I go by air one more time, I'll have flown in an airplane five times. - Ben bir kez daha hava yoluyla gidersem uçakta beş kez uçmuş olurum.

uçak
{i} aeroplane

The aeroplane landed safely. - Uçak güvenli bir şekilde indi.

The aeroplane must carry some spare fuel. - Uçak biraz yedek yakıt taşımalıdır.

uçak
aircraft

My friend is studying aircraft engineering. - Arkadaşım uçak mühendisliğinde okuyor.

This aircraft is capable to dogfight and bomb at the same time. - Bu uçak it dalaşı yaparken, bombalama yapabilme kabiliyetine sahip.

uçak
{i} plane

It's a miracle he wasn't killed in the plane crash. - Onun uçak kazasında ölmemiş olması bir mucize.

The plane arrived exactly at nine. - Uçak tam olarak dokuzda vardı.

uçağı düzeltmek
(Askeri,Havacılık) flatten out
uçağı yan rüzgâra yönlendirmek
crab
uçağı yan yatırarak döndürmek
bank
uçak gemisi uçağı
shipborne aircraft
uçak
{i} craft
eğitim uçağı
trainer
Uçak
fixed-wing aircraft
kargo uçağı
freighter

Tom used to be a freighter captain. - Tom bir kargo uçağı kaptanıydı.

commuter uçağı
(Havacılık) commuter aircraft
deniz uçağı
pontoon
deniz uçağı
(Havacılık) boat seaplane
dost uçağı
(Askeri) faker
hedef uçağı
(Askeri) target drone
jet uçağı
(Askeri) jet-aircraft
jet yolcu uçağı
(Askeri) airbus
kargo uçağı
(Askeri) cargo aircraft
nakliye uçağı
(Askeri) transport airplane
pike bombardıman uçağı
(Askeri) dive bomber
prowler uçağı
(Askeri) prowler
torpido bombardıman uçağı
(Askeri) torpedo bomber
yük uçağı
transporter
uçak
airbus
uçak
crafts
"Galaxy" adıyla tanınan uzun mesafeli, geniş gövdeli askeri nakliye uçağı
(Askeri) Galaxy
bombardıman uçağı
bomber
deniz uçağı
seaplane
japon intihar uçağı
Japanese kamikaze
uçak
aircon
uçak
aircrafts
"Hercules" adıyla tanınan dört turboprop motorlu nakliye uçağı
(Askeri) Hercules
"Starlifter" adıyla tanınan dört türbofan motorlu nakliye uçağı
(Askeri) Starlifter
Harrier (Hafif Taarruz Uçağı)
(Askeri) Harrier
Hercules (orta menzilli birlik ve kargo nakliye uçağı)
(Askeri) Hercules
alman bombardıman uçağı
(Askeri) stuka
ana gösterge kodu; nakit ödeme; kişi tanımlama kodu; uçağı idare eden pilot
(Askeri) parent indicator code; payment in cash; person identification code; pilot in command
av önleme uçağı
pursuit interceptor
avcı uçağı
chaser
avcı uçağı
fighter plane
avcı uçağı
pursuit plane
avcı uçağı
fighter plane, fighter
avcı uçağı
fighter

The fighter plane released its bombs. - Avcı uçağı bombalarını bıraktı.

avcı uçağı pilotu
fighter pilot
avrupa savaş uçağı
(Askeri) europe fighter aircraft
benzin ikmal uçağı
(Askeri) nurse plane
beş düşman uçağı düşüren pilot
ace
bombardıman uçağı
fighter-bomber
bombardıman uçağı
dive bomber
büyük yolcu uçağı
sky liner
büyük yolcu uçağı
airliner
deniz karakol/devriye uçağı; görev ve taşıma yükü değerlendirmesi; görev planlam
(Askeri) maritime patrol aircraft; mission and payload assessment; mission planning agent
deniz uçağı
floatplane
deniz uçağı
hydro
deniz uçağı
watercraft
deniz uçağı
hydroplane
deniz uçağı
flying boat
deniz uçağı
flying boat, seaplane
destek uçağı
(Askeri) supporting aircraft
dev jet uçağı
jumbo jet
devlet uçağı
(Havacılık) state aircraft
eğitim uçağı
penguin
genel hizmet uçağı
(Havacılık) general service plane
gözcü uçağı
mil . reconnaissance plane
intihar uçağı
kamikaze
irtibat uçağı
(Askeri) administrative aircraft
irtibat uçağı
(Askeri) liaison airplane
irtibat uçağı
(Askeri) liaison type of plane
jet avcı uçağı
jet fighter
jet bombardıman uçağı
jet bomber
jet uçağı
jet

The jet plane reached Narita an hour late. - Jet uçağı Narita'ya bir saat geç ulaştı.

The jet plane took off in an instant. - Jet uçağı anında havalanır.

jet uçağı
jet plane

The jet plane took off in an instant. - Jet uçağı anında havalanır.

The jet plane reached Narita an hour late. - Jet uçağı Narita'ya bir saat geç ulaştı.

jet yolcu uçağı
jet liner
karakol gemisi/uçağı; kişisel bilgisayar; uçağı idare eden pilot; başkanlar komi
(Askeri) patrol craft; personal computer; pilot in command; principals committee
kargo uçağı
air freighter
keşif uçağı
reconnaissance plane
keşif uçağı
scout plane
keşif uçağı
mil . reconnaissance plane
kurye uçağı
(Askeri) administrative aircraft
kurye uçağı
(Havacılık,Teknik) courier aeroplane
kurye uçağı
messenger airplane
meteoroloji uçağı
meteorological plane
meteoroloji uçağı
(Havacılık) observation aircraft
muharebe uçağı
combat plane, combat aircraft
nakliye uçağı
mil . transport plane; troop carrier
nakliye uçağı
transport plane
posta uçağı
mail plane
savaş uçağı
warplane
savaş uçağı
fighter

That fighter plane dropped a bomb. - O savaş uçağı bir bomba attı.

savaş uçağı
war plane
savaş uçağı
combat plane
scorpion uçağı
(Askeri) scorpion
stratosfer uçağı
stratocruiser
su uçağı
seaplane
taktik harekat merkezi; tanker uçağı hava nakil kontrol merkezi (TALCE) harekat
(Askeri) tactical operations center; tanker airlift control center (TALCE) operations center
taktik hava komuta merkezi; taktik hava kontrol merkezi; tanker uçağı hava nakli
(Askeri) tactical air command center (USMC); tactical air control center (USN); tanker airlift control center
tanker uçağı hava nakliye kontrol unsuru
(Askeri) tanker airlift control element
tanksavar uçağı
tank buster
tepkili jet uçağı
(Havacılık) ram jetairplane
tepkili jet uçağı
ram jet airplane
torpido uçağı
torpedo plane
ulaştırma uçağı
transporter
uçak
aeroplane, plane, airbus, aircraft, craft, airplane
uçak
airship
uçak
kite
uçak
aero

Tom likes making paper aeroplanes. - Tom kağıt uçak yapmaktan hoşlanır.

The aeroplane must carry some spare fuel. - Uçak biraz yedek yakıt taşımalıdır.

wild weasel uçağı
(Askeri) wild weasel
yerli savunma uçağı
(Askeri) indigenous defensive fighter
yolcu uçağı
airliner
yolcu uçağı
commercial plane
yolcu uçağı
airliner, passenger plane
yük uçağı
air freighter
yük uçağı
freighter
çarter uçağı
charter plane
önleme uçağı
interceptor
önleme uçağı
interceptor plane
Türkçe - Türkçe

uçağı teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Uçak
(Hukuk) TAYYARE
Uçak
demir kuş
avcı uçağı
Düşman uçaklarını düşürmek için kullanılan uçak
bombardıman uçağı
Bombalama işinde kullanılan uçak
deniz uçağı
Su üzerinden havalanabilecek ve uçuştan sonra yine su üzerine inebilecek şekilde düzenlenmiş hava taşıtı
uçak
Kanatlarının altına havanın yaptığı basınç yardımıyla yükselip ilerleyebilen motorlu hava taşıtı, tayyare
uçak
(Osmanlı Dönemi) tayyâre